Amsterdam, farklı lezzetleri ve farklı güzellikleri ile dolu bir şehir. Biz eşimle 14 şubat 2024 tarihinde seyahetimizi gerçekleştirdik. Burada geçen dolu dolu iki gün boyunca deneyimlerimizi sizinle paylaştık. Gezilecek yerleri ve gidilecek restaurantlarımızı gelmeden önce planlamıştık o yüzden tüm hedeflerimizi rahatça gerçekleştirebildik. Youtube videomuzda detayları izleyebilirsiniz.
İlk Gün (14 Şubat 2024):
İlk önce karnımızı doyurduktan sonra sırasıyla gezi rotamıza göre yola koyulduk.
Cafe in de Wagg:
Burası 15.yy’dan kalma günümüze kadar gelebilmiş harika bir tarihi restaurant. Otelimize yakındı bu yüzden listemizin ilk sırasına burayı yazdık. Sezar salata sever biri olarak, hayatımda yediğim en iyi salatayı sipariş etmişim haberim yokmuş. İçindeki kıvamlı sosu, ançuez ve poşe yumurta ile benzersiz bir lezzet yakalamışlar. Kesinlikle denemelisiniz, tatların birbirleriyle uyumu inanılmazdı. Fiyatı 16-19 Euro arası değişiyor.
Begijnhof:
Bu sessiz alan, tarihî bir yer olarak biliniyor. 14. yüzyıldan kalma, eskiden kadınların yaşadığı ve ibadet ettiği bir topluluk alanıydı. Burada huzur içinde dolaşırken, Amsterdam gibi hareketli bir yerde olduğunuzu tamamen unutacaksınız. Duyacağınız tek ses kuşların cıvıl cıvıl sesleri olacak.
Van Wonderen Stroopwafel:
Yağmur ara ara hızlanmaya başlamıştı, en sevdiğimiz havalar. Hava çok keyifliydi ve neden harika bir tatlı yemeyelim ki diye düşündük. Burası Amsterdam’ın meşhur wafflecısı farklı çeşitlerde ve boyutlarda seçenekler mevcut. Biz Brownie aldık çok beğendik medium boy 13 Euro. Burası viral olduğu için bu kadar pahalıydı yan dükkanlarda daha farklı çeşitleri daha uygun fiyatlara bulmanız mümkün.
Muntplein:
Şehrin güzel bir köşesi, burayı görür görmez içim huzur doldu. Yürüyüş yapmak için gayet ideal. Hem tarihi hem de modern hissiyatı bir arada bulabilirsiniz. Çan sesi, yanımızdan geçen tramvay, yerel halkın koşuşturmacası ve bisiklet süren insanlarla dolu farklı bir ambiyans vardı.
FEBO:
Pratik bir yemek alternatifi arayanlar için uygun fiyatlı bir mekan önerisi yapalım. Fiyatlar genelde 3-5 Euro arasında değişiyor. Otomatların içinde hamburgerler, sosisliler, kroketler, sandviçler ve daha farklı yemek seçenekleri mevcut. Raf boşalınca yerine taze ve yeni yapılan ürünleri koyuyorlar. Ödemeyi otomot üzerinde bulunan sistemle kredi kartı veya nakit yapabiliyorsunuz.
Rembrandt Meydanı:
Şehrin en canlı noktalarından biri. Çevresinde birçok restoran, kafe ve dükkan bulabilirsiniz. Burada çok kalmadık.
Vlaams Friteshuis Vleminckx:
İlk patates deneyimimiz biraz hüsranla sonuçlandı. Kullandıkları yağ organik olduğunu için burayı tercih etmiştik fakat patateslerini pek beğenmedik ama sosları oldukça lezzetliydi.
Ice Bar:
Burası hem bar kısmında oturabileceğiniz hem de ayrı bir buz odasına sahip. Buz odasına girmek ekstra ücretli artı bir içki veriliyor. Farklı bir konsept olduğu için turistleri çekmeyi başarmışlar. İçeri girerken size özel kıyafetler veriyorlar çünkü tüm oda buzdan yapılma ve bardaklar bile buzdan. Kulağa eğlenceli geliyor gitmek isteyenler için fiyatı 25 Euro.
Albert Heijn Market:
Bu markette uygun fiyatlı ve taze ne ararsanız bulabiliyorsunuz. Sebzeler ve meyveler lezzetli, fiyatlar uygun tam bütçe dostu market önerisi. Tatil boyunca buradan alışveriş yaptık.
İkinci Gün (15 Şubat 2024):
Oude Kerk:
Tarihi bir kilise, içeriye girmedik dışından gördük çok güzel bir mimariye ve renk tonlarına sahipti. Görmenizi tavsiye ederiz.
Coffee&Cakes Warmoesstraat:
Kahveleri aşırı lezzetliydi. Dam Meydanı’na kadar yürüyerek giderken kahvelerimizi yudumladık. Hava bugünde hafif yağmurluydu, çok güzel bir yürüyüş oldu.
Dam Meydanı:
Şehrin kalbi denilebilir. Sağında ve solunda birçok ünlü mekan, kafe ve dükkan bulunmaktadır. Ayrıca hemen yanında Madame Tussauds Balmumu Müzesi vardır. (Girişler ücretli) Bu meydan, hem turistlerin hem de yerel halkın buluşma noktası haline gelmiş.
Mannekin Pis:
Bu ünlü patatesçiyi illaki duymuşsunuzdur sosyal medya da herkes buradan bahsediyor bizde dam meydanına çok yakın şubesinde bu yerel lezzeti deneyimledik. Medium boy peynir soslu patates siparişi verdik. Oldukça lezzetliydi, memnun kaldık ama çok tuzluydu. Buda pek problem olmadı bizim için soslar ile dengeledik. Patateslerin içi dolu dolu ve peynir sosu da lezzetli. Fiyatlar genelde 3-6 Euro arasında değişiyor.
Magna Plaza Shopping:
Alışveriş yapmak için güzel bir yer. Bazı popüler markaları burada bulabilirsiniz.
Anne Frank House:
İçeri gezmeye giremedik çünkü daha gitmemiz gereken farklı rotalarımız vardı. Prinsengracht Kanalı üzerinde yer alan ve II. Dünya Savaşı sırasında Anne Frank ve ailesinin Nazilerden saklandığı tarihi yer. Anne Frank, buradaki gizli bölmede ailesi ve birkaç kişiyle birlikte iki yıl boyunca yaşamış ve günlük yazmıştır. Giriş ücreti 14 Euro gibi bir fiyat. Gitmeden önce online olarak rezervasyon tavsiye ederiz.
Cheese Museum:
Prinsengracht kanalı üzerinde muhteşem bir peynirci bulduk. Burada birsürü çeşit vardı kendimizi kaybettik. Lavantalı, pestolu ve Amsterdam’ın en ünlü Gouda peyniri favorimiz oldu. Fiyatları da paketlerin büyüklüğüne göre oldukça uygundu 13-16 Euro civarı değişkenlik gösteriyor.
Winkel 43:
Elmalı turta ve sıcak çikolatası ile meşhur bu yerde harika vakit geçireceksiniz. Sıcak çikolatasının kıvamı ve tadı mükemmeldi. Şekerli değildi. Elmalı turta ve yanındaki enfes krema birbirine harika bir uyum sağlıyordu. Yağmur dinmişti, cıvıl cıvıl kuş sesleri duyuluyordu ve güneş çıkmaya başlamıştı bizde bu fırsatı değirlendirerek Cafe’nin balkonunda kendimize yer bulduk. Gelen geçeni izlemek ve enfes lezzetleri deneyimlerken muhabbet etmek çok iyi hissettirdi.
De Gooyer Yeldeğirmeni:
1609 yılından kalma tarihi bir yel değirmeni, Hollanda’nın en ünlü ve en eski yel değirmenidir. Ayrıca ulusal anıt listesinde yer alır. Hemen altında Brouwerij’t Ij Bira Fabrikası var. Burada Bitterballen ve kendi üretimleri olan biraları deneyimledik. Bitterballen yanında biraz acı olan hardal sos ile servis ediliyordu. Bira, ülkemizdeki biralardan çok farklıydı; şişkinlik yapmıyor ve midede yanma hissi oluşturmuyordu. IPA ve JWIT çeşitlerini tavsiye ederiz.
Nemo Museum:
Bilim merkezi ve eğlenceli aktiviteler sunan bir yer. Giriş ücreti 17.50 Euro. İçinde interaktif sergiler ve bilim deneyleri var, özellikle çocuklar için çok eğlenceli.
Rijks Museum:
Sanatseverler için kaçırılmaması gereken bir durak. Giriş ücreti 20 Euro, içinde Hollanda sanatının önemli eserleri bulunuyor.
Van Gogh Museum:
Eşsiz eserleriyle turistlerin ilgi odağı olan Van Gogh Müzesi giriş ücreti 19 Euro. Van Gogh’un hayatını ve eserlerini keşfetmek için harika bir fırsat.
Vondelpark:
Otelimize dönüş yolunda buraya uğramadan gitmedik istemedik. Çok kısa da olsa bir kısmında yürüyüş yaptık.
NewYork Pizza:
Bunca gezmeye artık karnımız acıktığı için aperatif atıştırmalık olsun diye pizza tercih ettik. Tadı ortalamaydı.
Top Churros:
Amsterdam’ın meşhur tatlısı Churros. Son günümüzde deneyimlediğimiz harika bir lezzetti. Tadı tulumba tatlısı gibiydi fakat çok daha farklıydı. Üstüne pudra şekeri ve çikolata sos dökülerek tüketiliyor, gayet lezzetliydi.
Tüm bu deneyimlerimizle dolu dolu bir Amsterdam gezisi geçirdik. Buradan sonra Paris’e trenle yolculuk yaptık. Oraya gitme planlarınız varsa seyahet rehberimizi okumanızı ve Youtube videolarımızı izlemenizi tavsiye ederiz. Şimdiden iyi yolculuklar dileriz, Hadi, Yola Çıkalım!